|
Kutlarım canım, inşallah başarının devamını da duymak isteriz senden.
kib, sevgiler..
|
|
|
|
_________________ asla asla demeyin..
BİRGÜN MUTLAKA oluyor..
|
|
Aktif Üye
|
|
Yaş: 39
Kayıt: 30.11.2006
Mesajlar: 105
|
|
tşk ederim canım, inşallah devamıda gelcek. sende kendine iyi bak. saygılar...
|
|
|
|
_________________
|
|
Site Yöneticisi
|
|
Yaş: 45
Kayıt: 15.04.2006
Mesajlar: 483
Şehir: İstanbul
|
|
tebrikler cimcime,
adı üstünde diyet kardeşliği elbette destek olacağız.
|
|
|
|
_________________ [email protected]
|
|
Yeni Üye
|
|
Yaş: 64
Kayıt: 30.11.2006
Mesajlar: 17
|
|
daada...
Her bireyde kilo sorunlarının başlangıcı farklılıklar gösterse de, genellikle alışılagelmiş ağırlığın biraz üzerine çıkıldığında diyetle fazlalıklılardan kurtulma girişimi bu başlangıçta tetikleyici oluyor. Bazı basit gerçekleri kabullenmek gerekiyor:
Her birey (aynı boyda olanlar) aynı kiloda olacak diye bir zorunluluk yok. Zayıflama Diyetleri Çöpe kitabımı okuduğunuza göre belki hatırlarsınız, biraz da şaka yollu... doğa dökme kalıp kullanmıyor, diye yazmıştım. Günümüzde devamlı “ideal kilo” propagandasının yapıldığı ve üstelik bu idealin kriterlerinin tamamen dayanaksız bir şekilde ve devamlı olarak aşağı çekildiği bir ortamda tabii ki gençlerin, hele genç kızların aldıkları bir iki kilo ile telaşa kapılıp, kendilerini diyet tuzaklarında bulmaları maalesef hiç de güç değil. Bir insanın kilo sorunlarının başlangıcını anlamaya çalışırken, gerilere dönüp bakmayı becerebildiğimizde... hep bir kırılma noktası buluyoruz, yani bir kısıtlama başlangıcı aslında kilonun soruna dönüşmesinin gerçek hareket noktası oluyor.
Göz önünde tutulması gereken bir diğer nokta ise, hiçbir insanın ağırlığının bir düzeyde çakılı olmadığı... hepimiz (özellikle kilo sorunları ile tanışmamış olanlar) birkaç kiloluk bir çatal içinde inip çıkıyoruz... bu iniş çıkışlarda panik yaşamayıp, bunun beden kilo ayar mekanizmalarının doğal işleyişi olduğunu fark edebilenler diyete, kısıtlamaya gerek kalmadan kolayca alışık oldukları kiloya dönüyorlar.
Gel gör ki, günümüzde “250 gramın üzerinde artışlara izin vermeyin” türü cümleler sloganlaştırılmış durumda. Böyle olunca da, eyvah ben de şişmanlıyorum, telaşıyla “aman, boğazımı tutmam lazım” deyip, diyet dünyasına adım atmak işten bile değil.
Bu yanıtın biraz uzamaya başladığının farkındayım, ama birkaç satırcık daha devam edeceğim.
Özellikle, çocuklukta ve gençlikte bilinmeyen, ve tabii diyetçiler tarafından pek de söylenmeyen bir gerçek... hayatın çeşitli dönemeçlerinde “beden kütlesel endeksi”nin değiştiği ve bunun doğal olduğu...
6-7 yaş civarında yağlanma atağı doğal, ergenliğe gelindiğinde endeksin biraz daha artması doğal... 20'li yaşlara gelince ve büyüme hormonu etkisi azalınca yine bir artış doğal... vs.,vs. İşte tüm bu dönemeçlerde yeni görünümünü, yeni ağırlığını kabullenemeyen birçok insan ya diyetçi dükkanında alıyor soluğu, ya da şuradan buradan bulduğu bir reçeteyle başlıyor kısıtlamaya. Ondan sonra da gelsin diyet dünyasının bin bir belası.
Lafı bunca uzatmamın nedeni, “daada”, üzerinde düşünürseniz, çok çocukluk sislerinde kalmadıysa, belki siz de, ya da bu satırları okuyanlar da kendi “kırılma nokta”larını bulabilirler, diye. İyi ama bu neye yarar derseniz, hem sorunun kısıtlamayla Sorun'a dönüşmüş olduğunu anlamaya, hem de yıllardır diyette, kısıtlamada olsak bile doğanın bize de “ağırlığı dengeleme yeteneği”ni vermiş ve bu yeteneğin biz zamanlar pek bir güzel çalışmış olduğunu kavramamıza katkısı olur... Bu da Kısıtlama Mikrobu'ndan kurtulma yolunda atılacak en güzel adımlardan biridir...
Burada bir nokta koymakta, bu satırları okuma nezaketini gösterenleri düşünerek yarar görüyorum...
Devam sözüyle tabii!
|
|
|
|
|
|
Yeni Üye
|
|
Yaş: 64
Kayıt: 30.11.2006
Mesajlar: 17
|
|
Bloguma bıraktığınız nazik yorumunuz için teşekkür ederim.
Cesaret veriyor bana...
|
|
|
|
|
|
Site Yöneticisi
|
|
Yaş: 45
Kayıt: 15.04.2006
Mesajlar: 483
Şehir: İstanbul
|
|
Ozan Bey,
Fikirlerinizden etkilenmemek mümkün değil.
Dün sabah ücretsiz kitabınızı okudum ve acıkmayı beklemeye karar verdim. Sabah 7 de kalmıştım ve 12 oldu hala acıkma hissi duymuyordum. Vücudumu sürekli gözlemlediğim için gözden kaçırmama olanak yoktu. En sonunda 12:30 civarı bir atıştırma yaptım. Ancak bunu tam olarak açlığı hissetmeden yapmak zorunda kaldım çünkü açlık hissimi kaybettiğimden korkmaya başlamıştım ve bedenimi besinsiz bırakmak istemedim. Önceki akşam çok yemiş olsam korkmayacaktım ama acıkmamı engelleyecek fazlalıkta besin tüketmemiştim.
Sonra hatıralarıma başvurdum ve kendime has açlık duygumu anımsamaya çalıştım. Aklıma çok güçlü bir duygu gelmedi ama midem içine çekilir gibi boşluk duygusuna kapıldığımı bir parça hatırlayabildim.
Son zamanlarda, yemediğimde elimin ayağımın birbirine dolanmasını karnımın değil beynimin acıkması saydığımdan onu acıkma hissi kategorime sokmadım.
14 gibi misafirliğe gittim. Önüme koyanları canım istediği kadar yiyeceğime söz verdim. Sonuç olarak tabaktakilerin ancak 3 te 1 ini yiyebilmiştim. Ve fazlasını gerçekten canım istememişti.
Yalnız beni üzen hala acıkma hissi duyamıyorum. Eskiden de böyle sabahlar yaşamıştım ve elim ayağım birbirine dolanınca yemek hazırlayıp yumulmuştum. Fakat sanırım bu acıkmaktan çok kan şekerinin düşmesi ya da beynimin bana bir oyunu olmalıydı.
Şimdi diğer kitaplarınızı internet yoluyla satın alıp okumayı, açlık tokluk alıştırmalararı yapmayı düşünüyorum. Bunu blogunuza da yazmıştım. Beni avatarımdan tanıyabilirsiniz.
Diyet Kardeşliğinin bir felsefeye ihtiyaç duyduğunu en başından beri düşünüyordum. Galiba bize gereken felsefeyi sizden sağlayacağız.
Teşekkürler Hekim Ozan Tuncer.
Not
Dünden beri sürekli “ Acıktığımı doyduğumu, aç olduğumu tok olduğumu biliyor ve anlıyorum” tespihini çekiyorum. Yeni paradigmalar geliştirmeye çalışıyorum.
|
|
|
|
_________________ [email protected]
|
|
Aktif Üye
|
|
Yaş: 43
Kayıt: 31.05.2006
Mesajlar: 106
Şehir: tokat
|
|
kitabı 18 milyon verip ideefixe ten almıştım kitap taki fikirler hoşuma gitti açıkcası ideefixe te 10 puan verenlerden biride benim madem böyle bir fırsat var indirip okuyun arkadaşlar.
|
|
|
|
_________________ Hominem te memento
|
|
Site Yöneticisi
|
|
Yaş: 45
Kayıt: 15.04.2006
Mesajlar: 483
Şehir: İstanbul
|
|
Aktif Üye
|
|
Yaş: 62
Kayıt: 19.10.2006
Mesajlar: 130
|
|
Zannederim kitabı ilk satın almış olan benim.Alalı kaç yıl oldu unuttum ama ilk çıktığı zamanlardı.Biliyorsunuz konuyla ilgili yazıyı da bir süre önce göndermiştim.
Uyguladım mı, hayır..Kendime özel bir tarz geliştirdim artık..
Ben de kiloyla ilgili kendi deney ve gözlemlerimi yapıp sonuçlarımı kaydediyorum.
Bakalım bu sonuçlar nereye varacak?
Denemediğim, okumadığım araştırmadığım yöntem kaldı mı bilmiyorum.
25-30 kg verdikten sonra ve 45 yaşında kilo vermek hiç kolay diyemem.
Ama ben huzurluyum.Uzun vadeyi, gerekirse bir ömrü gözüme aldım.
Vardığım sonuçlar:
1-Ne yapıyorsanız ömür boyu..
2-Kilo kaybı egzersiz kaynaklı olmalı, aşırı kısıtlamalardan değil..
Bu aralar her gören:
A..aa! Ne kadar zayıflamışsınız! diyor..
Kilo vermesem bile cm olarak inceliyorum yürüyüşü hiç bırakmadığım için..
Bir zorluğum:
Kilo alımının başladığı yaşta vermeye uğraşmam..
Bir avantajım:
Gebelik, süt verme vs gibi kritik dönemleri geride bırakmış olmam..
Hepimize kolay gelsin..
|
|
|
|
_________________ [b]http://hayateylul.blogcu.com[b]
|
|
Aktif Üye
|
|
Yaş: 37
Kayıt: 06.03.2007
Mesajlar: 154
|
|
Gercekten cok güzel seyler yazmissiniz. Bence cok mantikli, bende bu yöntemi bayadir oldu duydum. Benim bir tanidigim var bu yöntemi tamamen hic düsünmeden yani normal birseymis gibi olana dek 6 ay sürdü, sonra diyet sözcügü ortadan kalkti. Tabiiki ilk baslarda kilo aldi, cünkü diyet yapmiyordu, sadece vucudunu dinliyordu... Ancak spor yapip(tabiiki sevdigi sporu, zorlayarak degil, ve hayati boyunca yapacagi spor!) kilo vermeye baslamisti. Ayda yaklasik 2 kg veriyordu, ki bu en sagliklisi... Vesuanda bazen kilo aliyor ama bunlar bir iki kilodan ibaret tekrar spor yapmaya basladiginda ise hep ayni kiloyu koruyor
|
|
|
|
_________________
Start: 01.02.09
Hedef Yaz 2009
|
Bu konuya bakanlar:0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 0 Misafir
Telif Hakkı CC, Diyet Kardeşliği. Bazı Hakları Saklıdır. Telif Hakkı © 2006, 2020. Diyet Kardeşliği orijinal fikri Elif Sami'ye aittir. | | | | | | | | | |