Cevap Gönder  

Üye
Üye
 
Yaş: 41
Kayıt: 20.12.2010
Mesajlar: 21
Şehir: ist
turkey.gif
 Eşi EŞŞEKLİK yapan kadın ŞİŞMAN olur...!!!
 Pzr 26 Haz, 2011 15:12
Alıntıyla Cevap GönderSayfa SonuBaşa dön

MODERN TIP, İRADE, ERKEK “EŞEKLİĞİ” VE ŞİŞMANLIK

Çok yönlü ve karmaşık sebep sonuç ilişkisi olan şişmanlığın ve anlatılmaz yaşanır KİLO PSİKOLOJİSİ’nin nedenlerini ve çözümlerini; modern tıbbın somut verilerinin dışında, %95 göz zevki, damak tadı, stres, kalorili düşünceler, ruhsal, duygusal ve manevi açlık ve alışkanlıklar gibi soyut kavramlarda aramalıyız. Ayrıca zihinsel, psikolojik ve çevre etkisi ile ortaya çıkan yapay açlık gibi hislerin durdurulamaz baskısı ve son alınan gıdaların kimyasal içeriklerinin etkisi ile de yedikçe acıkan, acıktıkça yiyen bir kısır döngü içinde, bağımlılık yaratan davranışlarımızı daha çözüm odaklı sorgulamalıyız.

Modern Tıp; SOMUT verilerle, insanı milyarlarca hücreli et-kemik, bir makine gibi ruhsuz, biyolojik bir yığın olarak görerek, uzuvlarına da tek tek makinenin aksamı gibi yaklaşarak, hastalıkları bütünüyle maddî sebeplere bağlayan anlayışı ile mekanik fizik dalı olma intibası vermektedir.
Bu anlayışı ile modern tıptan, %90’ı soyut, psikolojik nedenleri olan; ruhsal, duygusal ve manevi açlığımızı, tatminsizliğimizi, yakın çevremizin ve erkeklerin “eşekliklerini” kısacası asıl kilo alma nedenlerimizi, mucizevi bir şekilde ortadan kaldırmasını beklemek, zaman ve para kaybından başka bir şey değildir.
İnsanoğlu, deney hayvanlarına uygulandığı gibi, biyolojik ya da tıbbi teşhisler ile laboratuarlarda tek başına testlerin veri sonuçlarına göre gözlemlenebilecek bir varlık değildir.

Tüm dünyada Obezite oranının artmasının tek nedeni, bugün “Bilimsellik” adı altında bize dayatılan tek yönlü verilerden medet beklemektir.

Günümüzde kilolu ve obez insanlara, tembel, obur, iradesiz ve zayıf karakterli kişiler olarak bakılmaktadır. Oysaki gerçek bambaşkadır. İnsanlar mevcut sistem tarafından bilgi karmaşası içinde, uyutulmuş, uyuşturulmuş ve açıkça söylüyorum zihinsel köleleştirilmiştir…
Yedikçe acıktıran, acıktıkça yememize neden olan kısır döngü; “son aldığımız gıdaların içerik ve kimyasal etkisi ile zihinde yapay olarak durdurulamaz ve kontrol edilemez hislerle oluşan, duygusal, ruhsal ve manevi açlıktan başka bir şey değildir.”
Bu kadar besin tüketimine bağımlı olmamızın sebebi, tek yönlü verilerle “BİLİMSELLİK“ adı altında, kendi saçmalıklarını bize BİLİM diye dayatan zihniyetin yansımasıdır.
“Uyutulmuş ve uyuşturulmuş zihinlerle, köleleştirilmiş bedenler yaratılarak, OBEZİTE diye dev bir pazar yaratılmıştır.”
Özgür olmayan insanlarda irade aramak SAÇMALIK değil midir?
O halde ÇÖZÜM İÇİN; öncelikle, kişilerle değil; obezojenik bir dünyada, bizleri obezleştiren ve kilo almamıza neden olan sistem ve uzmanlarıyla mücadele etmek gerekmektedir…

Şişmanlık için toplumsal çözüm bulmak istiyorsak, öncelikle kendince uzmanlarla mücadele edebilmeliyiz…

Çünkü, bizi yiyip içtiklerimizden çok, bugünkü modern tıp anlayışı ve bunun yansımaları ŞİŞMANLATIYOR!







Dolayısı ile ilk şart EĞİTİM, 2nci şart EĞİTİM ve 3üncü şart yine EĞİTİM’ dir…

Ama yanlış anlama olmamalı, bu eğitimin kilolu veya obez kişilere değil;
insanları zayıflatma iddiası içinde olan, sözde bazı uzmanlara verilmesi gerekmektedir.

Çünkü bizleri, zayıflatıyoruz diye, şişmanlatıyorlar. Daha çok kilo almamıza neden oluyorlar. Vahim olan şey ise, kendileri dahil kimsenin, birbirlerine bağlantılı sinsi planların farkında bile olmaması!

Zihni; yanlış, eksik ve yetersiz bilgilerle şekillenmiş kendince uzmanlar, inandıkları şeyleri sorgusuz ve araştırma yetersizliği ile savundukları ve paylaştıkları için, herkesi ikna etmeleri de kolay oluyor.

Oysaki; zayıflamak ve zayıflatmak adına öğrendikleri ve kendilerinin de inandıkları bu bilgiler, kökten yanlış, eksik veya yetersizdir… (ek)

Önce “eğitim, eğitim, eğitim!” ama “ilgili uzmanlara eğitim!” demeçlerimiz çok önemlidir!

Diğer önemli bir konu ise,

Erkeklerin, ’’kilo psikolojisi” konusunda eğitilmesinin şart olduğudur.

Çünkü;
Kadınlar; Erkekler Yüzünden Şişmanlıyor!
Bekar erkeğin “eşekliği” ,kendini ve yakın çevresini,
Evli erkeğin “eşekliği” ,karısını ve çocuğunu ŞİŞMAN yapar.
Çevrenizde kilolu bir bayan görürseniz bilin ki; hayatında çok yüksek bir olasılıkla . “eşeklik!” yapan bir erkek, mutlaka vardır.

Zayıflama ve Psikolojik destek için yardım isteyen ve bu yönde maddi, manevi her şeyini ortaya döken bayanları, erkeklerin anlaması zaten imkansızdır. Çünkü, erkek mantığı ile konu çok basittir.”Gırtlağını tut, sporunu yap ve zayıfla!”
Dolayısıyla, onlar için kilolu veya şişman bayan aciz, iradesiz, tembel ve bakımsız bayandır.
Oysaki ‘Gelişerek Değişim Modeli’nin temel olarak ortaya koyduğu; sevgi, ilgi, bilinçli destek ile eğitim ve motivasyon ile çözülebilecek bir konuda; insanların iradesini elinden alıp, her hangi bir program yaparken, kişinin en sevdiği şeyleri; örneğin kocaman bir pastayı masaya koyarak “hadi ne kadar iradelisin görelim” mantığında, kendi aklınca irade sorgulanması “eşekliklerin” en büyüğüdür.
Bitti mi? hayır.
“İnek gibi bacakların kalınlaşmış” diyebilecek eşekliği sizce kim yapabilir?
Bundan daha hoyratça bir yaklaşımla,
17 yaşında genç bir kıza, kilosu dolayısı ile babası; ”sen bu eve yakışmıyorsun” diyebiliyorsa veya
Liseli genç bir kıza “bu göbekle asla olmaz” diyebilen genç “eşekler!” varsa, bunları yaşayan ve yaşatan kişiler hangi farklı psikolojidedir…?




Bir anne düşünün; evde koşu bandında genç kızının koşarken yanından ayrılmıyor. Neden? Çünkü “kızım bu gidişle evde kalacaksın, 1 saat koşmazsan seni bırakmam, ne kadar da tembelsin” dayatması ile zorla işkence yapmasının, genç bir kızın psikolojisi ile tepkiselliğini düşünebiliyor musunuz?
Veya 16 yaşında genç bir erkeğin, özel hocalar tutularak, havuz başında nöbet tutup, kaç tur attığını sayan bir anlayış içerisinde , yüzme havuzunda zorla 50 tur git-gel yaptıran bir babanın; “ben şişman insanlardan nefret ediyorum, çocuğum şişman olamaz” anlayışının erkek çocuk üzerindeki etkisini düşünebiliyor musunuz? ( Etkisi şimdilik 116 kg!)
Biraz daha bilinçaltı yansımalara girince; ikiz olan kız kardeşlerden zayıf olanın, kilolu olana; tartışıldığında "öf be kessene çeneni, ayı! yemek yemekten beynin bile artık etleşmiş!”,
Abisinin kendisi için, 2 yaşındaki kızına sürekli “şişko hala” dedirtmesinden veya,
Büyük Abisinin her defasında denize gidişlerinde “ay, yanımızdan uzak yürü biraz, bodyguardımız gibi görünüyorsun” demesinden kaynaklanan bıkkınlık ve kırılmışlık duygularının derinliğini, bir genç kızın yaşadıklarını kim anlayabilir?
Birazda aile içine girecek olursak;
“Bir gün hiç unutmuyorum, kayın validemin gönlü olsun diye beraber hamama gittik, o zaman 75 kilolu dönemlerim, (şimdi 96kg!) gitmez olaydım. Eve geldik, sofraya oturduk, herkesin tabağına bol kepçe, bana az yemek kondu ve konuşma aynen şu: “Gelinimi bugün hamamda gördüm poposu bizim Sinop’ta yetişen koyunlarınki gibi kocaman, biraz az yesin“ dediğini duyunca şok oldum ve ağlamaya başladım, sofradan kalktım içeri gittim. Eşim ve kayın validem sofrada kahkahalarla gülüyorlardı. İnanamadım!
Eşim üzüntümü anlasın, yanıma gelsin, bana teselli edecek bir şeyler söylesin ya da annesine, “Anne ne yapıyorsun, neden böyle söyledin?” tarzında bir şeyler söylesin diye bekledim, ama bırakın bunları düşünmeyi o sadece annesi ile kafa kafaya verip güldü. Çok kırıldım, günlerce yemek yemedim ve kimse de benden özür dilemedi. Eşim; “annemdir, ne var söyler” dedi.
O günden beri takıntılarım başladı.” diyebilen bir kişinin sonrasında daha da ağır yaralar alarak; eşinin “Sen bu kilolarla mı çocuk düşünüyorsun? Olmaz!” demeye başlaması ve kendi anlatımı ile “Bir gün öyle densiz bir laf etti ki bana “Sen anne olamazsın, bu halinle mi doğuracaksın? senden çocuk istemiyorum, ben hayatımı yaşamak istiyorum” demesine inanamayan anne, “Duyduğumda kulaklarıma inanamadım, sen anne olmaya layık değilsin! dedi bana” diyor.
Bunları yaşayan bir bayan, bu söylemlerin şokunu nasıl ve ne ile atlatabilir sizce?
Daha durun, erkek “eşeklikleri” biter mi? Bir erkeğin eşine söyleyebileceği en son şey ne olabilir veya bir bayanın eşinden en son duymak istediği en son şey nedir sizce?
Hemen aktarıyorum… “..çünkü eşim sürekli etrafındaki yabancı güzel kadınlara bakıyordu ve bana dönüp “bak kadın dediğin böyle olur, sen anne anneme benziyorsun” dedi…” demesinin yaratacağı travmayı hangi bayan kaldırabilir?
Sonunda olacakları tahmin etmek hiç de zor değil “Çünkü ben sinirimi eşimin yanında göstermesem de, gizli yiyerek, ya da yediğimi kusarak kendimi rahatlatma yoluna gitmeye çalıştım…”
(bu, aşırı yemek yeme psikolojisini açıklama kısmı. Diğer kısımları, yorumlamak için bu yazıyı okuyan sizlere havale ediyorum…)
İşte tüm mesele bu.
Toplumun ve genelde de ERKEĞİN “EŞEKLİKLERİ”, KADINI ŞİŞMAN YAPAR…



Daha bitmedi, bunlar “söylemlerdeki eşeklikler.“ Daha işin başka boyutları var, bunları kim düşünebilir?
Mesela;
“Kiloyu ver, sonra evlenelim” baskısını yaşayan pek çok genç kız var, nişanlı veya sevgilisi olan kızların yaşadıkları yada evli olup da kilo bahanesi ile aldatma eşekliği yapan erkeklerin yarattığı psikolojiye ne demeli?
İstatistiklerde %90,6 oranında, eşi kilolu-obez olduğu için, eşini aldatma mazereti olan erkekler var. Bu yetmediği gibi zaten bin bir çeşit “eşeklik” yapan bir erkeğin, eşi diyet yaparken; örneğin:
100 küsur kilolu bir bayanın kendince 46 gün sadece şekersiz kahve ile yaşayarak, 24kg vermesi sonrası 46. günde; “bir çatal makarna yedim, 1 çatal çünkü tencereden aldım ve gizli de değildi, eşim gördü ve bana iradem ile ilgili öyle hakaretler etti ki; “20 kilo daha verene kadar şekersiz neskafe’nin bile bana çok olduğunu, iradesiz, şişko ve bazı hayvan isimlerini zikretti’’ oysaki 103 den 79’ a inmiştim ben, “adam olmazmışım falan, evet adam olmadığımı kanıtladım ve sonra inadına - inadına 123 kiloya kadar çıktım”
Bu hazin durumun neresinden bakarsanız bakın, yapılan eşekliği kurtarmanız imkansız. Burada yediği 1 çatalı iradesizlik olarak gören erkeklerin “sevgiye, ilgiye, desteğe ve biraz motivasyona ihtiyacı olan” bayanları anlamadıkları ve anlamayacakları için maalesef kadınlarımız hep şişecektir.
Bir de bu eşekliklere biraz farklı bir açıdan bakmak istiyorum “dr. tavsiyesi ile zayıflamak için gittiğim bir merkez öncesiydi; diz kapağım kilitlendi. Hareketsiz kaldım, kıpırdayamadım. İğne, ilaç derken biraz düzeldi, diyete başladım 5-6 kilo da verdim ama diz sorunum sürüyordu, ortopediciye gittim. ’Şikayatiniz’ dedi; “dizim” dememe kalmadı, “kalkın kalkın, sizi tedavi falan etmem, bu kiloyu vermeden gelmeyin, dizler tabiki sizi taşımıyor’’dedi.
“Nefret ettim o anda o adamdan. Sanki kilolu olunca bir yerin ağrıyamaz. Doktora gitmeyi neden sevmediğimi anladınız mı?”
…diyen, kilolu bir üye ve benzer şeyleri yaşayan milyonlar olarak; ‘bizleri anlamak, dinlemek ve çözüme katkı sağlamak’ yerine, kendini dr. sanan bu kişilerin ‘sadece yargılayan ve bizleri aşağılayan bir anlayışları’nın kurbanları değil miyiz?
Burada; değişik psikolojik nedenlerle; ne, çaresizlikten dolayı uygulanan bilinçsiz ve tek yönlü katı programı kabul edebiliriz, ne de, toplumsal ve özellikle erkeklerin benzer yaklaşımlarını, insanlık adına, düşünen varlıklar için kabul edebiliriz…
Sorun; toplumsal bir sorundur…
Sorun; kimsenin kimseyi anlamak istememesi sorunudur…
Sorun; bilim diye, bilimden uzak saçmalıkları “bilimsellik” adı altında dayatma sorunudur. En büyük tehlikelerden biri şudur. ‘Saçmalıkların’, ‘çözümsüzlüklerin’ saçma olduğu fark edilemeyecek bir körlük içine hapsedilmesidir. Böyle bir körlüğün sağlanması için de “saçmalıkların“ üstü “bilimsellik” kavramıyla örtülüdür.
Bu yüzden bu konuda en büyük çözümsüzlükler, bize çoğunlukla, “bilimsellik” maskesi altında alternatifsiz çözüm diye tekyönlü dayatılmakta olan bu yetersizliklerdir.
Obezite ‘doğru ve bilinçli destekle, eğitimle, motivasyonla, sevgiyle, anlayışla çözülebilecek bir konu’ iken, maalesef kimsenin birbirini anlamaması ve iç dünyamızda kopan fırtınalardan bihaber erkeklerin, yakın çevremizin ve kendince uzmanların bilinçsiz yaklaşımları ile, ruhsal ve manevi açlık duygumuzun durdurulamaz bir hal alması neticesinde, her geçen gün daha çok artmakta, büyümekte olan bir sorundur…



Şimdi soruyorum size; hangi modern bilim erkeklerin veya yakın çevremizin “eşekliklerine” çözüm bulabilir ki, ŞİŞMANLIĞIN gerçek sebepleri ortadan kaldırılsın! Eğer buna çare üretilemiyorsa, KADINLARIMIZ ve çocuklarımız daha çok şişmanlayacaktır. Kimse bunun önüne geçemeyecektir…
Erkeklerin şişmanlaması ise; tamamen gurur cehalet veya aşırı güven kaynaklıdır
“Rakı içen öldü de, su içen ölmedi mi?” veya “atın ölümü arpadan olsun!” yaklaşımı gibi, yemek yeme keyfini, lezzetini miktarda sanan; şarap eksperi mantığında; bir yudumda onun lezzetini, kokusunu, tadını yaşamasını öğrenmesi gerekirken, “doyumsuzluk” yaparak, kasa-kasa şarap içen ama hiçbir şey anlamayan sokak şarapçısı edasıyla; lezzeti, doyumu, miktarda arama mantığının verdiği duygularla, asla doyuramayacakları ruhsal açlık duygularını, anlık olarak bastırmaya çalışmalarının sonucudur.
Perhiz yapan erkeği hor görme, iradesiz ve “light erkek” anlayışının geldiği nokta, profesyonel bir destek almaya bile korkan, alsa bile herkesten gizli yapmaya çalışma psikolojisi gibi, aciz düşüncelerin esiri olarak, gururları ve cehaletleri neticesinde ŞİŞMEKTEDİRLER…
Ayrıca bazı erkekler için ise durum biraz daha farklı olup, aşırı özgüven sahibi olmaları ve bu işi irade ile eşdeğer görerek “gırtlağını tutarsın, spor yapar verirsin” mantığı gibi,“-parası ile değil mi? veririm parasını zayıflarım!” düşünce biçiminin esiri olarak, gereksiz özgüvenleri sayesinde, asla para ile satın alınamayacak değerleri yaşayamayacaklardır.
Bilinç ve donanım gerektiren özel bir süreci anlayacak kapasiteleri olmadığı için, bir kez bu çarkın içine girdikten sonra ve aile kültüründe de kilo alma potansiyeli varsa, ne kendileri ne de başkaları şişmelerini asla önleyemeyeceklerdir.
Gerçek doyum; bir başkasının dayatmasından arındırılmış bir anlayışla, bir yemeğin miktarında değil, onu algılama ve yaşama şeklimizdedir.
Doğru miktar ve içeriği keyifle yiyebilmek ve bir lokmada onu yaşayabilmek, ancak akıl ve irfan sahibi olabilmeyi gerektirir. Bunun için bile, bu konuda; çok yönlü, eğitilmiş, teorik değil, pratik çözümleri sunabilecek uzman bulmak, mevcut sistemde imkansızdır.
Duygusal ve sosyal anlamda, ruhen, bedenen, kaliteli, sağlıklı, uzun ömürlü ve İNSANCA! yaşamayı arzu eden, bu yönde değişmek isteyen kilolu-obez kişilerin; özenle geliştirdiğimiz ‘Zayıflama Atölyesi Eğitimleri’ ile tanıştırılmalarının çok belirleyici olduğu görüşündeyiz.
Kimseden çekinmeden, sadece kendisi olmak, kendi gerçeğini açıkça ifade ederek, hayatın bütününe dair zihinsel özgürlüğe kavuşturulmuş olmak, yani kurtarılmış istisna kişiler olarak, ideal kilosunda, işkence yaşamadan, kendi miktar ve hayattan keyif alma algısı ile yaşaması mümkün olacaktır.
Tekrar bayanlara dönecek olursak, bayanların kilolu olma sebepleri, kendi iç dünyalarının dışında, her ne kadar %70 erkek eşekliklerinden ve çevre şartlarından aşırı etkilenmelerine müsait olmaları sonucu, duygusal ve sosyal anlamda yeme bağımlılığına sahip olsalar da, %30 olarak bu bağımlılıklarını mazeret kabul edip, mantıklı akılları ile gerçeği bulma iradesi yerine, gerçeklerden kaçma kolaycılığında, bütünü görememe sonucu, atalet duygusunun yoğunluğu ve mevcut sistem dayatmalarıdır.
Bu şekilde kilo vermeleri imkansız, şişmanlığın artması ise kaçınılmazdır…
Bayanlar dışarıdan desteğe çok açık olmalarına karşın; kulaktan dolma, her şeyin üzerine atlama eğilimleri ve her duydukları abuk sabuk şeyleri bile, deneme mantıkları ile, kendi iç dünyalarında dış desteğe yönelik zihinsel bağımlılık yaratmışlardır.
Böylece “kandırılma bağımlılığını“ yaşamaktadırlar.


Birileri, onları kandırmadan asla rahat uyuyamazlar. Her duyduklarını körü körüne deneme mantıkları ile, hem metabolizmalarını, hem potansiyellerini, hem de başaramadım duygusunu yaşayarak, geleceklerini riske atmaktadırlar. Bu durum karşısında ise, yine ruhsal anlamda ölü, bedenleri ile aşırı yıpranmış yaşamlar olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Denediklerini sandıkları pek çok şey ise; (1/1000) binde bir etkiye sahip olması nedeni ile, en iyi senaryoda bile; %3’lük bir faydadan, %100 zayıflama beklenti yaratılması veya sistem tarafından buna şartlandırılması ile “denedim ama başaramadım” duygusu yaşatılmaktadır. Yüzde 3’den yüzde 100 sonuç almayı beklemek ve “ben her şeyi denedim ama başaramadım” demek, olsa olsa sadece cehalet düzeyinde bilinçsizlik olur.
Aslında kişiler hiçbir şey denemediklerini bilseler ve denediklerini sandıkları şeylerin, zaten çöp değerinde olduğunun farkında olsalar, sorunu çözmek için öz’lerine dönerek, kaybettikleri değerleri bulmak için mücadele etmesini öğrenebilirler. Bu da ancak bütünü görmeleri ile mümkün olacaktır. (Bütün; ‘Sağlıklı Yaşam Çemberi’nde gösterilmiştir. )
Erkeklerde ise Obezite; benzer nedenler etken olsa da, çözüm için dış etkenlerin baskısından daha çok, gurur ve bu konudaki cehaletlerinin sonucu, küçük bir azınlık için ise, yine konu hakkındaki yetersizliklerinin farkında olmadan, aşırı özgüvene sahip olmaları dolayısı ile; konuyu sadece irade ve hapı yut, zayıfla! tarzı formül beklentisi gibi, kendi zihinsel potansiyellerini harekete geçirememeleri sonucu oluşmaktadır.
Değişime kapalı ve destek algısını ise “kandırılmak” gibi düşünen, profesyonel destek alsalar bile, aldıkları bu destekte dahi, formül beklentisi içinde, zihinsel değişimlere tamamen kapalı olmaları dolayısıyla, sadece bedenini, dönem-dönem tek yönlü işkence yöntemlerle zayıflattıklarını sanıp, bunu da irade gibi algılayarak, gerçek zihinsel ve bedensel bütünlük değişimlerini hiçbir zaman anlayamayacaklardır. Bunu anlamak istemedikleri için, deli gibi spor yaparak, bir dönem kilolarını korumalarını başarı olarak göreceklerdir. Ama asıl vahim durum, bunun gerisinde ölümcül denemelere kadar gidecek, ruhen ölmüş, bedenen ne yaşadığının farkında olmayan bireyler olarak, tabiri caizse gurur ve cehaletine yenik düştükleri için “ot“ gibi yaşamaya mahkum olacaklarıdır.
Şişmanlık; irade gibi görünen, kendi dışımızdaki “dayatma bağımlılıklar” sonucu çözülemez. Ancak; doğru ve bilinçli, sistematik eğitimle çözülebileceğini zihnimize kazımalıyız, bunun dışındaki bütünün çok küçük parçalarından medet ummak, çözümsüzlük ve doğru eksenin dışında gösterilen çabaların yarattığı duygular toplamındaki öğrenilmiş çaresizliktir.
Erkek ve bayan şişmanlığını kısaca formüle edersek; Kadınlar;
Duygusal ve ruhsal duyarlılıkları yüksek olması dolayısı ile, %70’i yakın çevre ve genelde “erkek eşeklikleri” sonucu; tepki psikolojisinde, tıkınır vaziyette kendilerini durduramadıkları ve aşırı desteğe ihtiyaç duymaları ve bulamamaları sonucu, Erkekler ise;
Tamamen kendi iç dünyalarındaki bastırılmış erkek egosu ve dış desteğe kapalı, düz mantıkla hareket ederek, kuru gurur ve bu konudaki bilgi ve bilinç yetersizlikleri hatta cehaletleri ve zaman içerisinde yıpratılmış bedenlerinin işlerliğinin de azalması dolayısı ile,
Çaresizlik içinde ŞİŞMEYE MAHKUMDURLAR!
Bu kadar soyut kavramın iç içe girdiği, çok yönlü sebep sonuçları olan bir konuda, modern bilimin günümüzde sunmaya kalkıştığı parça yöntemlerle buna çare bulmasını beklemek, kaba bir vurgu yaparsak yalnızca “ahmaklık” olur. Bu tarzda sunumlarla da, bireysel veya kurumsal hangi isim altında olursa olsun, geçerli çözüm getirdiklerini iddia eden herkese, yalnızca umut tacirliği simsarlığı payesi verilmelidir.
Bireylerin mevcut çevre ve sosyal yaşantılarında bunu tek başına başarması, zihnini özgürleştirmesi imkansızdır. Bunun için kilo psikolojisi konusunda uzmanlaşmış, profesyonel bir destek, planlı ve sistematik bir çerçevede “ben” dahil herkese gereklidir.
Bunun dışındaki “ben halimden mutluyum” yalanları, yüzlerdeki derin maskenin sadece görünen kısmıdır ve sadece kendimizi KANDIRMAKTIR. Mantıklı aklınızla, kendinizi bile kandırabilirsiniz, ama maskesiz olarak sizleri görebilen ve elbisenin dışını değil, içini görerek, aynada, kendinize bile bakmaya korktuğunuz çıplak halinizi çok iyi bilen ve bilinçaltınızda yatan tüm gerçekleri hisseden beni, asla kandıramazsınız!

OMDER BAŞKANI-
Üstün Performans Uzmanı
HALİL KARGULU –


  « Önceki başlıkArkadaşına Haber VerBu konuya bakan kullanıcıları listeleDosya olarak kaydetPrintable versionSonraki başlık »

   

Bu konuya bakanlar:0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 0 Misafir

Çevrimiçi olanlar: Yok

 Forum Seçin:   


Couldn't update banners data

DEBUG MODE

SQL Error : 1264 Out of range value for column 'banner_view' at row 1

UPDATE phpbb_banner SET banner_view=banner_view+1 where banner_id IN ( 1, 2, 3, 4, 5)

Line : 34
File : page_tail.php
 


Telif Hakkı CC, Diyet Kardeşliği. Bazı Hakları Saklıdır.
Telif Hakkı © 2006, 2020. Diyet Kardeşliği orijinal fikri Elif Sami'ye aittir.